Bilge Kağan, Orhun Kitabelerinde Türk Milletine, “Üstte gök çökmedikçe, altta yer yarılmadıkça, senin İlini ve Töre’ni kim bozabilir?” dedikten sonra, ilerleyen bölümlerde Töre’yi yaşatmak için İl’in feda edilebileceğini söyler.
Öncelik gerekirse, Töre, İl’den dahi önemlidir.
Töre, milleti İl sahibi yapabilir, fakat İl kaybedilmiş Töre’yi geri getirmez.
Türk Milletinin kadim tarihinde öteden beri “Devlet Geleneği” sahibi olması, Türk Töresi sayesindedir.
Türkler; Töre gereği, kendi Devlet geleneklerinde bulunan “İstişare/Meşveret/Şûra” müesseselerini Devlet yönetiminde başarıyla uygulamışlardır.
Bu uygulamanın temelini, “Ortak akıl her akıldan üstündür” düsturu ile şahıslara ve düşüncelerine verilen değer oluşturur.
Bu uygulama günümüzde, Türk Töresinin 20. Yüzyıl versiyonu olarak hayat bulan Ülkücü Hareketin bünyesinde “Şahsiyetçilik” olarak vücut bulmuştur.
Siyasi yapıların bir bakıma demokratlık ölçütü, insan şahsiyetine verdiği değer ile ölçülür.
Demokrasi, bireylerin şahsiyetlerini ortaya koyabileceği, düşünebilme, yapabilme, itiraz edebilme ve ifade özgürlüğünün örgütlü yapısıdır.
Türk Milletinin tarihlerden gelen “İstişare/Meşveret/Şûra” müesseselerinde yaşananlar bunlardır.
Bu kapsamda, kadim kültürümüzün insan kavramıyla, demokrasinin temel aldığı insan kavramı, esas itibariyle aynı haklar, aynı imkanlar ve aynı özgürlüklerden beslenir. Bu imkan, meşveret imkanıdır, bu hak, itiraz etme hakkı ve haysiyetidir, bu özgürlük soru sorabilme erdemidir.
Ülkücü Hareket çıkış noktası itibariyle şahsiyetçidir, şahısçı değildir.
İdeolojik yapıları şahsiyetçi kılan; ilkelerin, değerlerin, düşünce geleneğinin, omurgasız merkez siyasi yapıların konjonktürel menfaatleri için vazgeçilmez/ertelenemez oluşudur. Günü birlik politik menfaatler için vazgeçilen/ertelenen değerlerin yarattığı eksen kayması, ideolojiye olan güveni sarsar ve o ideolojik yapıyı dumura uğratır.
Bugün MHP’nin yüzleşmek zorunda kaldığı acı gerçek budur.
“Siyasal İslamcıların destekçisi” modelinde Ülkücü profili yoktur. Böyle bir model, Ülkücü Hareket için son derece tahrip edici bir kırılma noktasıdır. Bu gidişle Ülkücü Hareketin genetik kodlarına Ortadoğu’nun kirli paradigmalarının enjekte edilmesi kaçınılmazdır.
Turan hedefi olan Ülkücülük ve Türk Milliyetçiliği, Ortadoğulu kavramların kirli hükümlerini sürdüğü yapıların gündelik güvenlikçisi olamaz, olmamalıdır.
Türk Töresinin temel ilkelerinden birisi, “Töre konuşursa Han susar” ilkesidir. Töre meşverettir.
Görünen o ki, Han Töreyi susturmuştur.
Töre konuşmalı, Han susmalı, Ülkücü Hareket Türk Töresinden kaynaklanan kodlarına dönmelidir.
Vakit geçmiş değildir.