Ülkücü Abdurrahim Karakoç’un çok sevdiği ve evlenmek istediği kıza bir türlü kavuşamadığı, kızın da kendisini delice sevmesine rağmen kızın ailesinin kızı her istemeye gittiklerinde her seferinde “Hayır” dediği yaşanmış bir yürek acısını şiire döktüğü “Mihriban”; güzel şehrimiz Mersin’in Mut ilçesi Kumaçukuru köyünde yoksul bir ana babanın çocuğu olarak dünyaya gelen 1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca Devlet Sanatçısı unvanı alan, dini görüşüyle de Alevi olan Musa Eroğlu’nun sazından dillere düşen bir türkü olmuştur.

Mihriban öyle bir türkü ki dünya görüşü farklı olanların hemen hemen her ortamda dinleyebildiği bir türküdür. Dinlerken bizi gençliğimize götürür. Kavuşamdığımız sevdalara iç çektirir. Gençlik anıları gözlerimizin önünde bir film şeridi gibi geçiverir. Yüreğimizi acıtır ama dinlemekten de geri kalmayız.

Evet Mihriban türküsü o kadar meşhur ki hemen hemen tüm konserlerde, eğlence mekanlarında dinlemek ister insanlar. Gittikleri o mekanda o kadar kalabalığın içinde Mihriban türküsünü dinlerken yapayalnız kalıverirsiniz.

Kalabalığın içinde yalnız kalmak nasıl bir duygudur en çok kenara itilmiş garip gureba, hor görülmüş fakir fukara, köle muamelesi görmüş asgari ücretli, çocuk işçi, kayıt dışı çalışan emekçiler, yok sayılan işsizler, inkar edilen aç ve açıktaki evsizler anlar.

Her gün işten eve evden işe giden işçiler, yol kenarında, parkta, cami avlusunda, otobüs duraklarında yeni güne uyanan evsizler, gururunu bir kenara bırakıp kimseden yardım istemeyen ama evinde çocuklarına çöpten topladığı kuru ekmeği çürümeye yüz tutmuş sebze meyveyi yedirmek zorunda kalan anne babalar, her gün yatağa aç giren onbinlerce çocuk, evine ekmek götüremediği için, iş bulamadığı için intiharın eşiğine gelen onbinlerce baba Coronavirüs salgını sürecinde de unutuldu.

Çevresindeki duyarlı insanların Coronavirüs salgını döneminde farkedebildiği kadar yalnızlıkları giderilen karınları doyan kimsesizlerin devleti yönetenlerden ennufak bir yardım görmediğini de belirtelim. Yapılan yardımlar olmadı değil ama fazlası yapılmalıydı. Ulaşılamayan, görülemeyen o kadar çok yardıma muhtaç vardı ki görmedik göremedik. Onları yalnızlıkları ve kaderleri ile başbaşa bıraktık.

Yapılan yardımlar yetti mi? Yetmedi. Coronavirüs salgını hakem devam ediyor. Yardım yapılanlar tekrar bir yardım bekliyor. Yardım yapılmayanlar kendilerine ne zaman sıra gelecek bekliyor.

Birçoğumuzun “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasında toplanan paraların yardıma muhtaç vatandaşlara bir an önce dağıtılmasını bekliyor. Telefonlarımıza 8119’dan gelen mesajlara verdiğimiz cevapla 10₺ yardım yaptığımız kampanya ile toplanan paraların yardıma muhtaç vatandaşlara dağıtılmasını beklemek hepimizin hakkı, sosyal devlet olmanın gereğidir.

Şimdiye kadar toplanan hangi yardım kampanyasıamacı için kullanıldı ki. Geriye dönüp baktığımızda yardım kampanyası dışında deprem paralarının, işsizlik fonunda biriken paraların, 15 Temmuz şehitleri için toplanan yardımın da amacı dışında kullanıldığı ya da hak sahiplerine adil bir şekilde dağıtılmadığı ve yahut paraların nerede olduğunun bile muamma olduğunu ibretle izliyoruz. #ParalarNerede diye sormayı da ihmal etmiyoruz. Ancak yetkililerden somut bir açıklama duyamıyoruz.

Ekonomik krizin, Coronavirüsün esir aldığı güzel ülkemde vatandaş hayat pahalılığının altında inim inim inlerken, gençler geleceğe dair umudunu yitirmeye başlarken salgın döneminde morallerimiz yükselsin diye balkonlarından, binaların damından, sosyal medya hesaplarından, belediye otobüsleriyle mahalle mahalle gezen müzisyenlerle verilen konserler bir nebze bizleri hayata tutsa da önümüze gelen yüksek su, ekektrik, telefon, doğalgaz faturaları bir kez daha bizleri yalnızlığa, düşünmeye sevk etti.

İşte tam da bu noktada Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı imdadımıza yetişti. 60 sanatçının katılımıyla her akşam sosyal medya hesaplarından paylaşılan ve ilkinin Ajda Pekkan ile başladığı konserlerin izlenmediği, yüksek bir maliyetinin olduğu iddialarına bir de söylediği şarkıyı hakkıyla söyleyemeyenlerin de konser verdiğini görünce vatandaşın eleştirisinin dozu arttı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tepkiler üzerine;

“Ülkemizin ve milletimizin bu süreci en az etkiyle atlatmasına gayret gösterilmiştir. Bu süreçten en çok etkilenen sektörlerin başında gelen müzik sektörü de yalnız bırakılmamıştır. Bu kapsamda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla Kovid-19 ile mücadele tedbirleri nedeniyle evde kalmak zorunda olunan dönemde müzik camiasına destek amacıyla bir dizi konser etkinliği başlatılmıştır……

Programa, normalleşme sürecinde ‘İstanbul Yeditepe Konserleri’ adlı yeni bir konser serisi eklenmiştir. 9 Haziran’da başlayan ve bir ay boyunca her gün gerçekleştirilecek ‘İstanbul Yeditepe Konserleri’nde yaklaşık 60 sanatçı sahne alacaktır. Devletimizin sanatın ve sanatçının her zaman yanında olduğunu bir kez daha gösterdiği bu konserler sayesinde, müzisyeninden ses ve ışık teknisyenine, sahne amirinden teknik personele kadar binlerce sektör çalışanı için 3 ay sonra yeniden istihdam imkanı doğmuştur…” şeklinde bir açıklama yapsa da bizim ilgilendiğimiz konu Yeditepe İstanbul Konserleri için bütçeden ayrılan paranın fakir fukaraya dağıtılması gerektiğidir.

Kendi vatandaşından İBAN isteyip para yatırması gereken devleti yönetenler sanatçıların üç aydır işsiz olduğunu düşünmüş. Kendi vatandaşı aç oysa. Vatandaşa gelince “Herşeyi devletten beklemeyin” diyen yöneticilerin ne söylediğini bilmeyen, okuduğu türküyü kimin yazdığını bilmeyenlere para ödemesini hayretle ve şaşkınlıkla izliyoruz. Konserleri ise izlemiyoruz.

Çünkü Mihriban türküsünü Musa Eroğlu’ndan değil de Demet Akalın’ın dinlemek biz Mersinlilere zuldür. Çünkü “Mihriban” türküsünü bizlere en iyi şekilde yorumlayacak olan Musa Eroğlu’dur. Usta sanatçı 60 kişilik listede yoktur ve Mihriban türküsü okumak da Demet Akalın’a kalmıştır. Konseri izleyen birçok vatandaşın “Musa Eroğlu dururken Mihriban türküsünü söylemek Demet Akalın’a mı kalmış?” diye sorduğu “Ağzı Mihriban diyor gönlü MihrİBAN” diye dalga geçtiği konserlere harcanan para ne olursa olsun fakir fukaraya dağıtılacak paranın önüne engel olmasın. 8119 kısa mesaj yoluyla, banka hesaplarıyla toplanan ‘Biz Bize Yeteriz Türkiyem’ kampanyasındaki paralar gerçek hak sahiplerine bir an önce dağıtılsın.

Zira vatandaş hayat normale dönünce işsiz kaldığının, hayatın pahalı olduğunun, salgın öncesine göre salgın sonrası ( hoş daha salgın bitmedi) herşeyin zamlandığının farkına vardı. Gerçekleri, gerçek gündemi tüm çıplaklığıyla görmeye başladı.

This post was last modified on Temmuz 2, 2020

Emre Türkmen

1978 Silifke doğumlu yörük bir Türk evladıyım. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi 1999 mezunu Ziraat Mühendisiyim. Zirve Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevi ve başyazarlığı ile başladığım yazarlık hayatımda birçok habere de imza attım. Kısa bir dönem Nokta Gazetesinde köşe yazıları yazdım. Erdemli Bülten internet haber sitesinde okudukça anlayacağınız, anladıkça sorgulayacağınız, sorguladıkça gerçekleri daha çabuk görebileceğiniz yazılar ile siz değerli okurlarımızın karşısındayım.

Benzer Haberler

Şehidimizin Kütüphanesi Desteklerinizi Bekliyor

11 Haziran 2023 tarihinde Irak'ın kuzeyinde Pençe-Kilit harekatında şehit düşen P. Komando Uzm. Çvş. Halil…

Şubat 3, 2024

Gece Kartalları Sayesinde Erdemli Sokakları Daha Güvenli

Erdemli İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çarşı ve Mahalle Bekçileri tarafından ilçenin belli noktalarında yapılan uygulamalar…

Ocak 9, 2024

HIRSIZLAR ERDEMLİ POLİSİNDEN KAÇAMADI!

Erdemli İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği Ekiplerinin Yarenler, Koyuncu ve Tabiye Mahallelerinde farklı tarihlerde…

Ekim 23, 2023

Mersin’de vahşet: Uyuşturucu bağımlısı genç babasını boğazladı!

Erdemli ilçesine bağlı tatil yöresi Kızkalesi’nde uyuşturucu bağımlısı olduğu belirtilen 29 yaşındaki Ertuğrul S., birlikte…

Ekim 23, 2023

Kaynak Makinesinin Kıvılcımları Serayı Yaktı!

Limonlu mahallesinde, edinilen bilgilere göre, yabancı uyruklu (Suriyeli) kişilerin avuç içi taşlama ve kaynak makinesi…

Ekim 7, 2023

Erdemli Abur Cubur Talk Show ile Eğlendi

3 Aralık Cumartesi günü Erdemli Kültür Merkezinde Güldür Güldür Show oyuncularından Rüştü Onur Atilla, Berkay…

Aralık 5, 2022